Otel odasındaki ihmal küçük çocuğun hayatını karattı!

 Amerika’dan Türkiye’ye tatile gelen Noor Husseın Altaıı ve Husseın Saaodun 9 yaşındaki çocuklarıyla birlikte İstanbul’da bir otele yerleşti. Kaldıkları otel odasında lavabo tıkanınca otel personeli odaya geldi. Ancak gelen personel lavaboyu açmak için kullandığı pet şişe içindeki kimyasal sıvıyı odada bıraktı. Pet şişedeki kimyasalı su zanneden 9 yaşındaki Nazar Saadoun Hussein sıvıyı içince hastanelik oldu. Günlerce yoğun bakımda yaşam savaşı veren Saadoun Hussein, taburcu oldu. Ancak yemek borusunda kalıcı hasar oluşan çocuk artık yemek yiyemediği için serumla besleniyor.

Olayın ardından otel müdürleri Mustafa Yıldırım ve Emre Güllüler ile tesisat işlerinden sorumlu çalışan Kerem Akyüz hakkında, “taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma” suçundan 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası talebiyle dava açıldı. Açılan davanın ilk duruşması dün Bakırköy 25. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya tutuksuz sanıklar Mustafa Yıldırım ile Kerem Akyüz hazır bulundu. Mağdur çocuğun annesi Noor Husseın Altaıı ve babası Husseın Saaodun da serum ile beslenerek yaşamına devam eden çocukları Nazar Saadoun Husseın ile duruşmaya katıldı.

“AİLENİN KUSURLU OLABİLECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM”

Duruşmada savunma yapan sanık Mustafa Yıldırım, olay tarihinde nöbetçi müdür olarak çalıştığını söyleyerek, “Müşteriler lavabolarının tıkalı olduğundan bahisle aramışlar. Bunun üzerine santral teknik servisi odaya yönlendirmiş ve olay odada vuku bulmuş. Bunu bizzat görmedim. Olaydan sonra beni aradılar. Lobide şahısları gördüm. Çocuk rahatsızdı ambulansı aradım. Genel müdürümüz olan Emre Güllüler’e haber verdim. Şahısların peşinden İngilizce konuşmalarına yardımcı olmak için hastaneye gittim. Olay bundan ibarettir. Ailenin de kusurlu olabileceğini düşünüyorum” dedi.

“MALZEMELER ODADA KALDI”

Sanık Kerem Akyüz ise savunmasında tesisat işlerinden sorumlu olmadığını söyleyerek, “Bize lavabo tıkanıklığı arızası bildirildi. Murat Atlı ile bu arızayı onarmak için odaya çıktık. Murat da elektrikçiydi. Ancak işyerinde çok yeniydi. Kendisine yardım etmek amacıyla onunla birlikte arıza bildirilen odaya çıktım. Mutfak lavabosunun tıkalı olduğunu gördük, lavaboyu söktük. Malzemelerimiz sökülen lavabo kısmında duruyordu. Kattaki lavaboda temizlemek için gideri alıp odadan çıktık. Malzemeler ise müşterinin odasında yani bizim çalışma alanımızda kaldı. Gideri temizleyip geri dönecektik. Müşteriye de 2 dakika sonra geri döneceğimizi söyledik. Ardından bir bağırış sesi duyduk. Olay biz odadan çıktıktan ve gideri temizlemek üzere ilgili lavaboya gittikten sonra gerçekleşmiştir” dedi.

“BAŞKA MALZEME OLMADIĞI İÇİN PET ŞİŞEYE KOYDUK”

Kimyasal maddenin pet şişe içinde olduğunu ve üzerinde etiket olmadığını söyleyen sanık, “Ancak görünüşü sudan farklıydı, zira rengi şeffaf da olsa su gibi akışkan değildi. Ben bu maddeyi odadan çıkarken giderini sökmüş olduğum mutfak evyesinin yanına bıraktım. Elimizde başka malzeme olmadığı için pet şişe kullanmak zorunda kaldık. Bize bu sıvı 20 litrelik bidonun içinde teslim edilmişti. Ben de bu 20 litrelik bidondan kullanacağımız kısmı su şişesine doldurmuştum” dedi.

“DUDAKLARI YANMAYA BAŞLADI”

Sanıkların ardından konuşan anne Noor Husseın Altaıı, personelin malzemeleri götürüp götürmediğini bilmediğini söyleyerek, “Ardından oğlum su içmek için lavaboya gitti. Dudakları yanmaya başladı. Ardından lobiye indik. Bağırdık ambulans istedik. 30-40 dakika kadar bekledik. Olay gününden beri çok zorluk yaşıyoruz. Oğlumuzu kaybedip kaybetmeyeceğimiz konusunda belirsizlik var. Halen tedavi görmektedir” dedi.

“OTELİN SU ŞİŞESİYLE TAMAMEN AYNIYDI”

Baba Husseın Saadoun ise tamir için gelen iki kişinin küçük bir kutu ve boruyla odadan çıktıklarını söyleyerek, “Şahıslar çıkarken geri geleceklerini söylemediler. Onlar çıktıktan 5 dakika sonra oğlum su içmek için mutfağa gitti. Bana doğru geri geldi. Olduğu yerde zıplıyordu. Elinde kapağı açık şişeyi tutuyordu. Konuşamıyordu. Ben elindeki şişeyi kokladığımda koku gelmiyordu. Otelin su şişeleriyle tamamen aynı şişeydi, suya benziyordu, koku gelmiyordu. Ayrıca şu anda salonda bulunan sanık Kerem odaya tamir için gelen personelden biri değildi. Türk hükümeti ve yargısına güveniyoruz” dedi.

“AĞZIM BOĞAZIM YANMAYA BAŞLADI KONUŞAMIYORDUM”

Mağdur çocuk Nazar Saadoun Husseın ise tercüman ve sosyal hizmet uzmanı eşliğinde verdiği ifadede, “Ben su içmek için mutfağa yöneldim. Bütün tezgah bitişikti. Mutfak tezgahının sol tarafında sular vardı. Benim içtiğim şişe de bu şişelerin yanındaydı. Herhangi bir rengi kokusu yoktu, su gibiydi. Onun su olduğunu sanarak içtim. Bir kaç saniye sonra ağzım ve boğazım yanmaya başladı. Ben yerimde zıplamaya başladım. Ailem ne olduğunu anlayamadı, konuşamıyordum. Ben aileme zorlukla asit olduğunu söyleyebildim” dedi.

“DONÖRE İHTİYACI VAR”

Çocuğunun boğazında yanan kısımlar olduğunu söyleyen anne Noor Hussein Altaıı, “Soluk borusunun değişmesi için donöre ihtiyacı var. Söz konusu ameliyat zor bir ameliyattır. Neticesinde çocuğun hayatta kalıp kalmayacağı belli değildir. Beslenme cihazı çocuğumun ancak bu şekilde beslendiği için yanındadır. O cihaz sayesinde hayatta kalmaktadır. Bazen nefes alması da zorlaşmaktadır. Onun dışında başka bir şey yiyip içememektedir. Cihazda görünen de süt” dedi.

“ŞEKERLEME YEMEK İSTİYORUM”

Alınan beyanların ardından ara kararın açıklayan mahkeme eksiklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi. Duruşma sonrası basın açıklaması yapan anne Noor Husseın Altaıı “Gelecek ay çocuğum riskli bir ameliyat olacak. Türk adaletinin sanıklara ceza vereceğinden eminim. Her gün çocuğumun yaşayıp yaşamayacağı korkusuyla yaşamak kadar kötü bir şey yok. Çok büyük bir üzüntü ve acı içerisindeyim” dedi. Mağdur çocuk Nazar Saadoun Husseın ise “Diğer çocuklar gibi bende hayatımı yaşamak istiyorum. Şekerleme yemeyi kurabiye yemeyi istiyorum” dedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir